Bengu
New member
Ankara Adalet Sarayı İhalesini Kim Kazandı? Gelin, Biraz Mizah ve Stratejiyle Konuyu Ele Alalım!
Merhaba sevgili forumdaşlar!
Bugün bir ihaleyi değil, adaletin kendisini konuşmuyoruz – ancak çok şükür ki bu yazı, bir adaletin sağlanması üzerine değil, bir ihale kazanımı üzerine olacak! Ankara Adalet Sarayı İhalesini kim kazandı, kim kazanamadı, kim hangi stratejiyle galip geldi? İşte tüm bunları eğlenceli bir şekilde ele alalım! Çünkü hepimiz biliyoruz ki; bazen doğru ihaleyi kazandığınızda, bazen de doğru stratejiyle kazandığınızı sanıp kaybettiğinizde aslında en önemli şey… şüpheli bir gülümseme
Erkeklerin Çözüm Odaklı ve Stratejik Bakışı: "Hadi Bu İşi Hızlıca Çözelim!"
Hadi itiraf edelim; erkekler ihalelere dair strateji kurarken, biraz daha soğukkanlı ve çözüm odaklı bir yaklaşım sergileyebiliyorlar. “Hangi firma daha hızlı teslim eder, hangi firma rekabeti iyice kızıştırabilir?” diyerek, pazarlık masasına oturduklarında, sonuçta kazananın mutlaka önde olacağına inanırlar. Fakat, tam da bu noktada, Ankara Adalet Sarayı ihalesinin kazananı bir türlü “hakim” olamıyor – herkes “savcı” modunda ve birbirlerini sorguluyor! Hani o bildiğimiz klasik cümle vardır ya: “İhaleyi kazanmak işin en kolay kısmı, asıl mesele sonrasıdır!”
İşte bu ihale hikayesinde de sanırım o noktaya geliyoruz.
Erkekler çözüm odaklı yaklaşırken, bu ihaleyi kazanan firmanın neden bu kadar hızlı olduğu hakkında kafa yorarken, büyük ihtimalle bu durumu bir stratejik hamle olarak değerlendiriyorlardır. “Beni tanıyor musun? Adalet Sarayı’na, hani o Devasa yapıya mı?” gibi şüpheli bir biçimde birbirlerine parmak sallayarak, önümüzdeki dönemle ilgili tüyoları birbirlerine veriyorlar. Sonuçta, ihaleyi kazanan firma da bu stratejik bakış açısına sahip bir ekip olmalı, öyle değil mi?
Fakat tabii ki her zaman stratejiye dayalı zaferin gülünç sonuçlar doğurabileceğini unutmamak lazım. Çünkü bazen işler o kadar da “bilimsel” gitmeyebilir. Anlaşmalar kağıt üzerinde muazzam görünse de, bazen işler beklediğimiz gibi işlemeyebilir, değil mi? Herkesin aklında bu ihale ile ilgili “ne iştahlıydı, ama bir o kadar da heyecanlıydı” düşüncesi var. Zaten erkeklerin tahmin ettiği gibi işler kolayca çözüldü, ama kazananın adı bir türlü netleşmedi!
Kadınların Empatik ve İlişki Odaklı Bakışı: “Hadi Ama, Bunu Bizim İçin Kazanmadınız!”
Kadınlar, tabii ki bu ihaleyi kazananı empatik bir bakış açısıyla izlerken, biraz daha duygusal ve ilişki odaklı yaklaşmayı tercih ederler. “Evet, ama bence o kadar da güzel olmadı ki!” şeklinde bir yaklaşım, bu tartışmanın henüz bitmediğini gösteriyor. Sadece kazanan firma değil, aynı zamanda o firmaların davranış biçimleri, iş ahlakları, masadaki tutumları da dikkate alınmalı, değil mi? Kimseyi kırmadan, aralarındaki ilişkiyi göz önünde bulundurarak, bir tür 'hukuk dışı' ama duygusal bir değerlendirme yapabiliriz.
Kadınlar adaletin peşinden gittiğinde, strateji ve sonuçlardan daha fazla “insani değerleri” göz önünde bulunduruyorlar. İhale kazanan firmanın insani değerleri ne? Müşterileriyle nasıl ilişkiler kurmuşlar? Yani, sadece para kazanmakla kalıp o kazancı nasıl kazandıkları önemli. Evet, biz ‘şirketin sosyal sorumluluğuna’ biraz daha dikkat ederiz! Örneğin, ihale kazanan firma gerçekten de insanların yaşam alanlarını güzelleştirmek adına neler yapıyor? Kimsenin cebini boşaltmadan, kimseyi üzüp zengin olmadan bu işi yapabilen biri var mı?
Bu noktada, empatiyi bir kenara bırakmak da mümkün değil. Kadınlar için bu ihalede "kazanmak" sadece para kazanmak değil, insanları mutlu etmek ve topluma faydalı olmakla eşdeğerdir. Yani kazanan firmayı, ilişkiler ve toplumsal sorumluluk açısından biraz daha irdelemek gerekiyor. Ne de olsa, bir ihaleyi kazanmak bir “hak arayışı” değil, daha çok “insanlık”la ilgili bir mesele olabilir!
Ve Sonuç Olarak… Kim Kazandı?
Şimdi işin teknik kısmını bir kenara bırakıp, eğlenceli bir şekilde düşünüp sonuca bakalım. Ankara Adalet Sarayı ihalesini kim kazandı? İhale sonuçları gerçekten her şeyi değiştirdi mi? Stratejik bakış açısıyla bakıldığında kazananın kim olduğunu biz tahmin edebildik mi?
Forumda bu ihaleyi kazanan firmanın kim olduğuna dair farklı tahminler var mı? Hadi bakalım, kim doğru cevabı bilecek? Belki biz de stratejiler ve ilişkilerle biraz daha empatik bir şekilde, gülümseyerek çözüme ulaşırız.
Ne dersiniz, kazanan firma hakkında esprili yorumlarınızı paylaşarak bu mizahi sohbeti biraz daha derinleştirsek mi? Kızgınlığınızı, mutluluğunuzu ya da şaşkınlığınızı dile getirmeyi unutmayın! Bakalım, bu ihaleyi kazanan şirket hem stratejik hem de empatik açıdan nasıl bir galip olurmuş?
Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum, hadi bakalım!
Merhaba sevgili forumdaşlar!
Bugün bir ihaleyi değil, adaletin kendisini konuşmuyoruz – ancak çok şükür ki bu yazı, bir adaletin sağlanması üzerine değil, bir ihale kazanımı üzerine olacak! Ankara Adalet Sarayı İhalesini kim kazandı, kim kazanamadı, kim hangi stratejiyle galip geldi? İşte tüm bunları eğlenceli bir şekilde ele alalım! Çünkü hepimiz biliyoruz ki; bazen doğru ihaleyi kazandığınızda, bazen de doğru stratejiyle kazandığınızı sanıp kaybettiğinizde aslında en önemli şey… şüpheli bir gülümseme
Erkeklerin Çözüm Odaklı ve Stratejik Bakışı: "Hadi Bu İşi Hızlıca Çözelim!"
Hadi itiraf edelim; erkekler ihalelere dair strateji kurarken, biraz daha soğukkanlı ve çözüm odaklı bir yaklaşım sergileyebiliyorlar. “Hangi firma daha hızlı teslim eder, hangi firma rekabeti iyice kızıştırabilir?” diyerek, pazarlık masasına oturduklarında, sonuçta kazananın mutlaka önde olacağına inanırlar. Fakat, tam da bu noktada, Ankara Adalet Sarayı ihalesinin kazananı bir türlü “hakim” olamıyor – herkes “savcı” modunda ve birbirlerini sorguluyor! Hani o bildiğimiz klasik cümle vardır ya: “İhaleyi kazanmak işin en kolay kısmı, asıl mesele sonrasıdır!”
İşte bu ihale hikayesinde de sanırım o noktaya geliyoruz.Erkekler çözüm odaklı yaklaşırken, bu ihaleyi kazanan firmanın neden bu kadar hızlı olduğu hakkında kafa yorarken, büyük ihtimalle bu durumu bir stratejik hamle olarak değerlendiriyorlardır. “Beni tanıyor musun? Adalet Sarayı’na, hani o Devasa yapıya mı?” gibi şüpheli bir biçimde birbirlerine parmak sallayarak, önümüzdeki dönemle ilgili tüyoları birbirlerine veriyorlar. Sonuçta, ihaleyi kazanan firma da bu stratejik bakış açısına sahip bir ekip olmalı, öyle değil mi?
Fakat tabii ki her zaman stratejiye dayalı zaferin gülünç sonuçlar doğurabileceğini unutmamak lazım. Çünkü bazen işler o kadar da “bilimsel” gitmeyebilir. Anlaşmalar kağıt üzerinde muazzam görünse de, bazen işler beklediğimiz gibi işlemeyebilir, değil mi? Herkesin aklında bu ihale ile ilgili “ne iştahlıydı, ama bir o kadar da heyecanlıydı” düşüncesi var. Zaten erkeklerin tahmin ettiği gibi işler kolayca çözüldü, ama kazananın adı bir türlü netleşmedi!
Kadınların Empatik ve İlişki Odaklı Bakışı: “Hadi Ama, Bunu Bizim İçin Kazanmadınız!”
Kadınlar, tabii ki bu ihaleyi kazananı empatik bir bakış açısıyla izlerken, biraz daha duygusal ve ilişki odaklı yaklaşmayı tercih ederler. “Evet, ama bence o kadar da güzel olmadı ki!” şeklinde bir yaklaşım, bu tartışmanın henüz bitmediğini gösteriyor. Sadece kazanan firma değil, aynı zamanda o firmaların davranış biçimleri, iş ahlakları, masadaki tutumları da dikkate alınmalı, değil mi? Kimseyi kırmadan, aralarındaki ilişkiyi göz önünde bulundurarak, bir tür 'hukuk dışı' ama duygusal bir değerlendirme yapabiliriz.
Kadınlar adaletin peşinden gittiğinde, strateji ve sonuçlardan daha fazla “insani değerleri” göz önünde bulunduruyorlar. İhale kazanan firmanın insani değerleri ne? Müşterileriyle nasıl ilişkiler kurmuşlar? Yani, sadece para kazanmakla kalıp o kazancı nasıl kazandıkları önemli. Evet, biz ‘şirketin sosyal sorumluluğuna’ biraz daha dikkat ederiz! Örneğin, ihale kazanan firma gerçekten de insanların yaşam alanlarını güzelleştirmek adına neler yapıyor? Kimsenin cebini boşaltmadan, kimseyi üzüp zengin olmadan bu işi yapabilen biri var mı?
Bu noktada, empatiyi bir kenara bırakmak da mümkün değil. Kadınlar için bu ihalede "kazanmak" sadece para kazanmak değil, insanları mutlu etmek ve topluma faydalı olmakla eşdeğerdir. Yani kazanan firmayı, ilişkiler ve toplumsal sorumluluk açısından biraz daha irdelemek gerekiyor. Ne de olsa, bir ihaleyi kazanmak bir “hak arayışı” değil, daha çok “insanlık”la ilgili bir mesele olabilir!
Ve Sonuç Olarak… Kim Kazandı?
Şimdi işin teknik kısmını bir kenara bırakıp, eğlenceli bir şekilde düşünüp sonuca bakalım. Ankara Adalet Sarayı ihalesini kim kazandı? İhale sonuçları gerçekten her şeyi değiştirdi mi? Stratejik bakış açısıyla bakıldığında kazananın kim olduğunu biz tahmin edebildik mi?
Forumda bu ihaleyi kazanan firmanın kim olduğuna dair farklı tahminler var mı? Hadi bakalım, kim doğru cevabı bilecek? Belki biz de stratejiler ve ilişkilerle biraz daha empatik bir şekilde, gülümseyerek çözüme ulaşırız.
Ne dersiniz, kazanan firma hakkında esprili yorumlarınızı paylaşarak bu mizahi sohbeti biraz daha derinleştirsek mi? Kızgınlığınızı, mutluluğunuzu ya da şaşkınlığınızı dile getirmeyi unutmayın! Bakalım, bu ihaleyi kazanan şirket hem stratejik hem de empatik açıdan nasıl bir galip olurmuş?
Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum, hadi bakalım!