Tr52Tr
New member
Altın fiyatları 2.000 doları geçtikten daha sonra öbür bir kırılmaya mı gidiyor? Bu sorunun yanıtını arayan analist Ned Naylor Leyland’ın tahlillerini kendi anlatımıyla okuyucularımız için hazırladık.
“Bu durum, altın meblağlarında kırılmaya yol açacak”
Altın, 1971’den bu yana enflasyona bakılırsa düzeltilmiş bazda dört kere (dolar bazında) mevcut düzeyi civarında seyretti. En son, iki yıl evvel, nominal fiyat ons başına yaklaşık 2.100 dolardı ve artık 2.000 doların biraz altındayız.
Bana o denli geliyor ki, altın fiyatında ivme kazanacak bir kırılma olabilir. Niçin ya? Zira altının fiyatı, gerçek faiz oranlarının yahut enflasyonun tesirlerinden daha sonra bir tahvilin ödediği faiz oranının aykırısı istikamette hareket eder. Enflasyon yüksek ve faiz oranları düşük olduğu için gerçek faiz oranları negatif.
Kriptokoin.com haberlerinde de yer verildiği üzere, beşerler altınla ilgileniyor zira gelecekteki satın alma gücünden telaş duyuyorlar. Piyasa hala ABD Merkez Bankası’nın (Fed) bu yıl faiz oranlarını yedi katına kadar yükseltip yükseltemeyeceğini ve enflasyonun maddi olarak zayıflayıp zayıflamayacağını düşünüyor. Benim görüşüme nazaran, altının çabucak hemen düzgün bir biçimde kırılmamasının sebebi bu. Piyasa nispeten şahin müşahedelere odaklanmış durumda.
Altın için tetikleyici, enflasyonun üst istikametli sürpriz yapması yahut piyasanın ABD’deki yedi faiz artırımının biraz fazla agresif olduğunu kabul etmesi olabilir. Bu durum altın meblağlarında kırılmaya yol açacaktır.
“Bence sarı metal her şeye kıymet veriyor”
Altını ‘risksiz’ para olarak görüyorum. Merkez bankaları da o denli. Bu yüzden çoklukla büyük altın rezervlerine sahipler. Neyin riskli olduğunu ve neyin olmadığını anlıyorlar. Altının, devlet tarafınca ihraç edilen her bir para ünitesinin gelecekteki satın alma gücünü ölçtüğünü düşünüyorum.
Bu yüzden hepsinin altına kıyasla farklı süratlerde bozulduğunu görüyorsunuz. Beşerler altına kıymet veremeyeceğinizi söylüyor fakat bence altın her şeye paha veriyor. Fizikî altına olan talep artıyor, aslında mesleğim boyunca istikrarlı bir biçimde arttı. Zira bireyler bir riskten korunma aracı olarak fizikî altına sahip olmak istiyor ve merkez bankaları daha fazla satın alıyor.
“Bu durum, altın meblağlarında kırılmaya yol açacak”
Altın, 1971’den bu yana enflasyona bakılırsa düzeltilmiş bazda dört kere (dolar bazında) mevcut düzeyi civarında seyretti. En son, iki yıl evvel, nominal fiyat ons başına yaklaşık 2.100 dolardı ve artık 2.000 doların biraz altındayız.
Bana o denli geliyor ki, altın fiyatında ivme kazanacak bir kırılma olabilir. Niçin ya? Zira altının fiyatı, gerçek faiz oranlarının yahut enflasyonun tesirlerinden daha sonra bir tahvilin ödediği faiz oranının aykırısı istikamette hareket eder. Enflasyon yüksek ve faiz oranları düşük olduğu için gerçek faiz oranları negatif.
Kriptokoin.com haberlerinde de yer verildiği üzere, beşerler altınla ilgileniyor zira gelecekteki satın alma gücünden telaş duyuyorlar. Piyasa hala ABD Merkez Bankası’nın (Fed) bu yıl faiz oranlarını yedi katına kadar yükseltip yükseltemeyeceğini ve enflasyonun maddi olarak zayıflayıp zayıflamayacağını düşünüyor. Benim görüşüme nazaran, altının çabucak hemen düzgün bir biçimde kırılmamasının sebebi bu. Piyasa nispeten şahin müşahedelere odaklanmış durumda.
Altın için tetikleyici, enflasyonun üst istikametli sürpriz yapması yahut piyasanın ABD’deki yedi faiz artırımının biraz fazla agresif olduğunu kabul etmesi olabilir. Bu durum altın meblağlarında kırılmaya yol açacaktır.
“Bence sarı metal her şeye kıymet veriyor”
Altını ‘risksiz’ para olarak görüyorum. Merkez bankaları da o denli. Bu yüzden çoklukla büyük altın rezervlerine sahipler. Neyin riskli olduğunu ve neyin olmadığını anlıyorlar. Altının, devlet tarafınca ihraç edilen her bir para ünitesinin gelecekteki satın alma gücünü ölçtüğünü düşünüyorum.
Bu yüzden hepsinin altına kıyasla farklı süratlerde bozulduğunu görüyorsunuz. Beşerler altına kıymet veremeyeceğinizi söylüyor fakat bence altın her şeye paha veriyor. Fizikî altına olan talep artıyor, aslında mesleğim boyunca istikrarlı bir biçimde arttı. Zira bireyler bir riskten korunma aracı olarak fizikî altına sahip olmak istiyor ve merkez bankaları daha fazla satın alıyor.