Nicea
New member
Avrupa hala akıllı enerji şebekelerinin genişletilmesini tartışırken, Çin uzun zamandır bu konuyu belirliyor. Avrupa Patent Ofisi (EPA) ve Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) “Gelişmiş elektrik şebekeleri için patentler” başlıklı bir çalışmasının gösterdiği gibi, Halk Cumhuriyeti patent başvurularında AB'yi geride bıraktı ve kendisini dünyanın önde gelen inovasyon bölgesi olarak kabul ettirdi.
Özellikle yapay zekanın elektrik şebekelerine entegrasyonunun önemli bir etken olduğu kanıtlandı; patentler son yıllarda altı kat arttı. Avrupa standartları yakalamaya çalışırken Çin standartları belirliyor. Rakamlar kendileri için konuşuyor.
Çin ve AB karşılaştırması: Rakamlar Avrupalıları kötü gösteriyor
Akıllı şebekeler olarak adlandırılan akıllı güç şebekelerinin önemi neredeyse hiç abartılamaz. Enerjinin yenilenebilir kaynaklardan verimli bir şekilde dağıtılmasını sağlar ve elektrikli araçların şarjını optimize eder. İyileştirilmiş yazılım çözümleri ve yapay zeka tabanlı tahmin araçları bu gelişmelere yön veriyor. Araştırmaya göre AB, bu alandaki küresel patent başvurularının yüzde 22'sini hâlâ oluşturuyor ancak Çin, son yıllarda bunları önemli ölçüde yakaladı ve hatta geride bıraktı.
Artan enerji talebini dalgalanan yenilenebilir enerjiyle dengelemek için teknolojilere ihtiyaç var. Bununla birlikte, analiz ciddi bir tablo ortaya koyuyor: Çin, patent başvurularında yüzde 7'den 25'e büyüyerek lider olurken, Avrupa durgunlaşıyor. Fiziksel ağ teknolojisinde uzun süredir öncü olan Almanya, akıllı şebekeler söz konusu olduğunda geride kalıyor ve bu alandaki patentlerin yalnızca yüzde onunu elinde tutuyor.
Ağ altyapısının zorlukları özellikle Almanya'nın başkentinde açıkça görülüyor. Berlin şu anda 3,5 megavattan fazla bağlantı gereksinimi olan büyük tüketicileri elektrik şebekesine bağlayamıyor, bu da şehrin artan enerji ihtiyaçları üzerinde önemli bir etkiye sahip. Bu sorunu çözmek için Stromnetz Berlin, çok yüksek performans gereksinimleri olan ağ bağlantıları için şeffaf bir tahsis süreci başlattı. Bu prosedürün amacı, mevcut kapasitelerin yıllık olarak belirlenmesi ve adil bir şekilde dağıtılmasıdır.
Avrupa'daki enerji start-up'larının yüzde 37'sinin tescilli patenti var
EPA Başkanı António Campinos ve IEA İcra Direktörü Fatih Birol acilen daha akıllı ve daha esnek ağlara yatırım yapılması çağrısında bulunuyor. Yeterince geliştirilemeyen elektrik şebekelerinin sadece enerji geçişini değil aynı zamanda Avrupa'nın ekonomik rekabet gücünü de engellediği söyleniyor. Araştırmaya göre, Avrupa'daki üniversiteler, araştırma enstitüleri ve start-up'lar umut verici yenilikler geliştirirken (Avrupa'daki start-up enerji şirketlerinin yüzde 37'si halihazırda patent başvurusunda bulundu), mali kaynaklar ve siyasi destek çoğu zaman gereklilikleri karşılayamıyor.
Bununla birlikte, patentlerin çok sayıda olması, teknolojilerin kalitesini veya fiili uygulamasını her zaman yansıtmamaktadır. Ayrıca Çin'in enerji arzını karşılaştırırken ülkenin büyük ölçüde fosil yakıtlara bağımlı olduğunu da belirtmek gerekir. 2023 yılında Çin'in elektrik karışımının yaklaşık yüzde 61'i kömüre dayalı olacak. Karşılaştırma için: AB'de kömür yakıtlı elektrik üretiminin payı yüzde 13 civarındaydı.
Ayrıca 2011'den 2022'ye kadar olan döneme baktığınızda Çin'in liderlik rolü de perspektife oturtuluyor: Verilere göre Çin, yüzde on ikilik bir payla AB ve Japonya'nın (her biri yüzde 22) arkasında dördüncü sırada yer alıyor. ABD (yüzde 20). Almanya yüzde 11 ile Çin'in hemen arkasında yer alıyor.
Avrupa için bir şey açık: Yenilik tek başına yeterli değil. Uzun vadede rekabetçi ve sürdürülebilir kalabilmek için bu teknolojilerin sürdürülebilir ve verimli bir enerji altyapısına entegre edilmesi hayati önem taşıyacaktır. Bugün akıllı şebekelere ve modern enerji altyapısına yatırım yapmayan herkes, yalnızca teknolojik bağlantıyı değil, aynı zamanda enerji arzının istikrarını ve dolayısıyla yarının ekonomik güvenliğini de riske atıyor.
Herhangi bir geri bildiriminiz var mı? Bize yazın! brifing@Haberler
Özellikle yapay zekanın elektrik şebekelerine entegrasyonunun önemli bir etken olduğu kanıtlandı; patentler son yıllarda altı kat arttı. Avrupa standartları yakalamaya çalışırken Çin standartları belirliyor. Rakamlar kendileri için konuşuyor.
Çin ve AB karşılaştırması: Rakamlar Avrupalıları kötü gösteriyor
Akıllı şebekeler olarak adlandırılan akıllı güç şebekelerinin önemi neredeyse hiç abartılamaz. Enerjinin yenilenebilir kaynaklardan verimli bir şekilde dağıtılmasını sağlar ve elektrikli araçların şarjını optimize eder. İyileştirilmiş yazılım çözümleri ve yapay zeka tabanlı tahmin araçları bu gelişmelere yön veriyor. Araştırmaya göre AB, bu alandaki küresel patent başvurularının yüzde 22'sini hâlâ oluşturuyor ancak Çin, son yıllarda bunları önemli ölçüde yakaladı ve hatta geride bıraktı.
Artan enerji talebini dalgalanan yenilenebilir enerjiyle dengelemek için teknolojilere ihtiyaç var. Bununla birlikte, analiz ciddi bir tablo ortaya koyuyor: Çin, patent başvurularında yüzde 7'den 25'e büyüyerek lider olurken, Avrupa durgunlaşıyor. Fiziksel ağ teknolojisinde uzun süredir öncü olan Almanya, akıllı şebekeler söz konusu olduğunda geride kalıyor ve bu alandaki patentlerin yalnızca yüzde onunu elinde tutuyor.
Ağ altyapısının zorlukları özellikle Almanya'nın başkentinde açıkça görülüyor. Berlin şu anda 3,5 megavattan fazla bağlantı gereksinimi olan büyük tüketicileri elektrik şebekesine bağlayamıyor, bu da şehrin artan enerji ihtiyaçları üzerinde önemli bir etkiye sahip. Bu sorunu çözmek için Stromnetz Berlin, çok yüksek performans gereksinimleri olan ağ bağlantıları için şeffaf bir tahsis süreci başlattı. Bu prosedürün amacı, mevcut kapasitelerin yıllık olarak belirlenmesi ve adil bir şekilde dağıtılmasıdır.
Avrupa'daki enerji start-up'larının yüzde 37'sinin tescilli patenti var
EPA Başkanı António Campinos ve IEA İcra Direktörü Fatih Birol acilen daha akıllı ve daha esnek ağlara yatırım yapılması çağrısında bulunuyor. Yeterince geliştirilemeyen elektrik şebekelerinin sadece enerji geçişini değil aynı zamanda Avrupa'nın ekonomik rekabet gücünü de engellediği söyleniyor. Araştırmaya göre, Avrupa'daki üniversiteler, araştırma enstitüleri ve start-up'lar umut verici yenilikler geliştirirken (Avrupa'daki start-up enerji şirketlerinin yüzde 37'si halihazırda patent başvurusunda bulundu), mali kaynaklar ve siyasi destek çoğu zaman gereklilikleri karşılayamıyor.
Bununla birlikte, patentlerin çok sayıda olması, teknolojilerin kalitesini veya fiili uygulamasını her zaman yansıtmamaktadır. Ayrıca Çin'in enerji arzını karşılaştırırken ülkenin büyük ölçüde fosil yakıtlara bağımlı olduğunu da belirtmek gerekir. 2023 yılında Çin'in elektrik karışımının yaklaşık yüzde 61'i kömüre dayalı olacak. Karşılaştırma için: AB'de kömür yakıtlı elektrik üretiminin payı yüzde 13 civarındaydı.
Ayrıca 2011'den 2022'ye kadar olan döneme baktığınızda Çin'in liderlik rolü de perspektife oturtuluyor: Verilere göre Çin, yüzde on ikilik bir payla AB ve Japonya'nın (her biri yüzde 22) arkasında dördüncü sırada yer alıyor. ABD (yüzde 20). Almanya yüzde 11 ile Çin'in hemen arkasında yer alıyor.
Avrupa için bir şey açık: Yenilik tek başına yeterli değil. Uzun vadede rekabetçi ve sürdürülebilir kalabilmek için bu teknolojilerin sürdürülebilir ve verimli bir enerji altyapısına entegre edilmesi hayati önem taşıyacaktır. Bugün akıllı şebekelere ve modern enerji altyapısına yatırım yapmayan herkes, yalnızca teknolojik bağlantıyı değil, aynı zamanda enerji arzının istikrarını ve dolayısıyla yarının ekonomik güvenliğini de riske atıyor.
Herhangi bir geri bildiriminiz var mı? Bize yazın! brifing@Haberler