İstanbul Sözleşmesi Erkekleri Korur Mu ?

Brown

Global Mod
Global Mod
\İstanbul Sözleşmesi Erkekleri Korur mu?\

İstanbul Sözleşmesi, 2011 yılında Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen ve tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan uluslararası bir metindir. Türkiye, sözleşmeyi ilk imzalayan ve onaylayan ülke olmasına rağmen 2021 yılında çekilmiştir. Bu gelişme, kamuoyunda geniş bir tartışma yaratmış; sözleşmenin yalnızca kadınları koruduğu, erkeklere haksızlık ettiği ya da aile kurumunu zayıflattığı yönünde birçok iddia gündeme gelmiştir. Bu makalede, İstanbul Sözleşmesi'nin erkekleri koruyup korumadığı sorusu çerçevesinde sözleşmenin içeriği, hedef kitlesi ve temel hükümleri incelenecek; toplumda sıkça sorulan benzer sorular da cevaplanacaktır.

---

\İstanbul Sözleşmesi sadece kadınları mı korur?\

Hayır. İstanbul Sözleşmesi her ne kadar kadınlara yönelik şiddet ve ayrımcılığı merkeze alsa da metnin tamamında toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı kapsamlı bir koruma sunar. \Madde 4/3\’te, sözleşmenin hükümlerinin uygulanmasında hiçbir ayrım gözetilemeyeceği açıkça belirtilir. Bu ayrımcılık yasağı; cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, yaş, sağlık durumu, engellilik gibi unsurlar dahil olmak üzere geniş bir yelpazeyi kapsar. Dolayısıyla erkekler de, şiddete uğradıklarında bu sözleşme kapsamında korunma hakkına sahiptir.

---

\Sözleşmede erkeklere dair özel bir vurgu var mı?\

Sözleşmenin temel amacı, kadına yönelik şiddetin önlenmesi olsa da erkeklerin ve çocukların maruz kaldığı aile içi şiddet, cinsel şiddet veya istismar gibi durumlar da sözleşmenin koruma çerçevesi içindedir. Şiddet mağduru olan her birey, cinsiyeti ne olursa olsun destek mekanizmalarına ulaşabilmelidir. Bu çerçevede, erkek mağdurlar için de barınma, psikolojik destek ve hukuki yardım gibi olanaklar sağlanması sözleşmenin önerdiği sistematik çözümler arasında yer alır.

---

\İstanbul Sözleşmesi erkekleri mağdur eder mi?\

Bu iddia, çoğunlukla sözleşmenin yanlış anlaşılmasından kaynaklanır. Sözleşme, erkekleri potansiyel suçlu olarak tanımlamaz. Tam tersine, şiddetin önlenmesi için toplumsal farkındalığın artırılmasını, eğitim politikalarının geliştirilmesini ve adalet sisteminin her mağdura eşit yaklaşmasını öngörür. Erkeklerin maruz kaldığı şiddet biçimleri – örneğin psikolojik baskı, ekonomik şiddet veya fiziksel istismar – sözleşme kapsamında ciddiyetle ele alınmalıdır. Dolayısıyla, İstanbul Sözleşmesi’nin erkekleri mağdur ettiği değil, şiddetin her türlüsüne karşı bir çerçeve sunduğu söylenebilir.

---

\Erkekler neden daha az görünür şiddet mağdurlarıdır?\

Toplumda erkeğe biçilen "güçlü, duygusuz ve hâkim" rolü, erkeklerin şiddet mağduru olduklarında yardım istemelerini zorlaştırır. Bu durum, onların yaşadıkları istismarın görmezden gelinmesine ya da küçümsenmesine yol açar. İstanbul Sözleşmesi, bu tür kalıplaşmış cinsiyet rollerinin sorgulanmasını önererek erkek mağdurların görünür olmasının önünü açar. Yani erkekleri mağdur etmek bir yana, onların sesini daha gür çıkarması için zemin hazırlar.

---

\Sözleşmeden çıkmak erkekler açısından ne anlama gelir?\

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek, sadece kadınları değil aynı zamanda erkekleri de korumasız bırakmak anlamına gelir. Çünkü sözleşmenin sunduğu kapsamlı koruma mekanizmaları, erkek mağdurları da kapsar. Özellikle aile içi şiddet, çocuk istismarı veya partner şiddeti gibi durumlarda erkeklerin devlet korumasına erişebilme hakkı, bu yasal çerçeveyle güçlenir. Sözleşmeden çıkılması, erkeklerin hak arama mekanizmalarını zayıflatır ve destek hizmetlerine ulaşmalarını zorlaştırır.

---

\Sık Sorulan Sorular ve Cevapları\

\1. İstanbul Sözleşmesi erkeklerin velayet haklarını kısıtlar mı?\

Hayır. Sözleşme doğrudan velayet hükümleriyle ilgili düzenleme içermez. Ancak şiddet vakalarında çocuğun üstün yararının gözetilmesini önerir. Bu bağlamda, velayet kararları ulusal yasalar çerçevesinde hâkimler tarafından verilir.

\2. Erkekler de şiddet gördüğünde başvurabilir mi?\

Evet. Sözleşme, şiddet mağduru olan herkesin eşit şekilde korunmasını esas alır. Erkekler de, kadınlar gibi kolluk kuvvetlerine, sığınma evlerine ve psikolojik destek merkezlerine başvurabilir.

\3. İstanbul Sözleşmesi LGBT+ bireyleri kapsadığı için erkekleri ikinci plana mı atıyor?\

Hayır. Sözleşmenin ayrım gözetmeme ilkesi, herhangi bir grubun diğerine üstün tutulmasını değil, tüm bireylerin eşit haklara sahip olduğunu savunur. LGBT+ bireylerin korunması, erkeklerin korunmasını dışlamaz. Tersine, şiddetin her formuna karşı bütüncül bir yaklaşımı teşvik eder.

\4. İstanbul Sözleşmesi aileyi yıkar mı?\

Bu da sıkça dile getirilen bir yanlış anlaşılmadır. Sözleşme, aileyi değil, aile içindeki şiddeti hedef alır. Şiddetsiz ve sağlıklı aile yapılarının güçlenmesini amaçlar. Şiddetin görmezden gelinmesi, aile birliğini korumaz, aksine tahrip eder.

---

\Sonuç: İstanbul Sözleşmesi Kimin İçin?\

İstanbul Sözleşmesi'nin temel amacı, şiddetin her türlüsünü önlemek ve mağdurları korumaktır. Bu mağdurlar kadınlar olabilir, erkekler olabilir, çocuklar olabilir. Cinsiyetin ötesine geçen bir insan hakları perspektifiyle hazırlanan bu sözleşme, toplumun tüm bireyleri için güvenli bir yaşam alanı inşa etmeye çalışır. Erkekler için ise, hem mağdur olduklarında destek alma hakkı tanır hem de şiddeti önleyici toplumsal dönüşümün parçası olmalarını sağlar.

Sonuç olarak, İstanbul Sözleşmesi erkekleri dışlamaz; aksine, erkeklerin görünmez kılınan mağduriyetlerini tanır, kabul eder ve çözüm üretmeye çalışır. Gerçek bir toplumsal dönüşüm, ancak herkesin haklarının eşit korunduğu bir yapıyla mümkündür. Bu bağlamda İstanbul Sözleşmesi, yalnızca kadınlar için değil, şiddete uğrayan her birey için gereklidir ve değerlidir.
 
Üst