İsveçli politikacı Alman enerji politikasıyla hesaplaşıyor

Nicea

New member
Bu yılın 15 Nisan’ında Almanya, son üç nükleer santralin devre dışı bırakılmasıyla nihayet nükleer enerjiden çıktı. Ancak diğer Avrupa ülkelerinde bu karar alay konusu oldu, özellikle de sağcı muhafazakar hükümetin nükleer enerjiye geri döndüğü İsveç’te – nükleer enerjiyi yenilenebilir enerjilerle değiştirmeye yönelik daha önceki planlara rağmen.

Enerji geçişinin fosilsiz olması için mutlaka yenilenebilir olması gerekmediğinin farkına varılması artık İsveçli politikacılar için Almanya’ya karşı sövüp sayma fırsatı haline geldi. Avrupa Halk Partisi’nden (EPP) İsveçli milletvekili Sara Skyttedal geçtiğimiz günlerde Bild gazetesine verdiği demeçte, “Almanya’nın nükleer enerjiyi aşamalı olarak bırakmasının doğru veya yararlı olduğunu düşünmüyorum.”

İsveç: Almanya’nın enerji politikası üzerindeki etkisi ‘yapıcı değil’


Federal Ağ Ajansı’na göre Almanya, komşularına bu yılın ilk üç ayında ithal ettiğinden daha fazla elektrik sağladı, ancak o zamandan bu yana özellikle Fransa, İsviçre, Belçika, Hollanda ve İsveç’ten ithalat ağırlık kazandı. Almanya’nın elektrik üretiminde kömürün payı da geçen yıl neredeyse üçte bire yükseldi ve bu da Alman enerji politikasına yönelik eleştirileri yoğunlaştırdı. Federal Ağ Ajansı’na göre, şu anda kömürden yine daha az elektrik üretiliyor, ancak İsveçli siyasetçi şu eleştiriyi yapıyor: “Nükleer enerjiden dikkatsizce çıkış, yenilenebilir enerjilere yapılan tüm yatırımları gölgede bırakıyor, çünkü kömürün CO₂ ayak izi kalıyor.” Almanya, Avrupa’daki nükleer enerji konusunda şüpheci olsa da, onların bakış açısına göre Almanya’nın Avrupa enerji politikası üzerindeki etkisi “pek yapıcı ve sorumlu değil”.


İlan | Daha fazlasını okumak için kaydırın


Berliner Zeitung daha önce İsveç’in enerji geçişini haber yapmıştı. Yeni siyasi odak noktası şu: Yüzde 100 yenilenebilir ya da yeşil elektrik yerine yüzde 100 fosil nötr. Yalnızca yenilenebilir enerjilerin yaygınlaştırılması teşvik edilmiyor, aynı zamanda nükleer santraller için de cömert kredi garantileri sunuluyor. Bu şekilde İsveç, elektrik talebini 2040 yılına kadar ikiye katlayarak yaklaşık 300 terawatt saate (TWh) çıkarmak ve 2045 yılına kadar net sıfır emisyon elde etmek istiyor. Syttedal’e göre bunun için on yeni nükleer enerji santrali planlanıyor, “gerekli ve çok gecikmiş”. Aksi takdirde İsveç’in enerji hedeflerine ulaşması mümkün olmayacaktır.

37 yaşındaki adam, modern nükleer süreçlerin yalnızca minimum miktarda atık ürettiğine ve güvenli olduğuna inanıyor. Görüntü röportajında İsveçli, “Bu gerçeği kabul etmenin ve geçmişin önyargılarını ortadan kaldırmanın zamanı geldi” diye vurguladı. Politikacı, ona göre Almanya’nın şu anda dünya için bir rol model olmadığını, ancak Almanya’nın yenilenebilir enerjiler alanındaki çabalarının “kesinlikle bir ilham kaynağı olabileceğini” ekledi.

Almanya’ya yeni nükleer santraller mi? Uzmanlar böyle söylüyor


İsveç yöntemi Almanya’da da işe yarayabilir mi? Berlin Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nde yenilenebilir enerji sistemleri mühendisi ve profesörü Dr. Volker Quaschning, daha önce Berliner Zeitung için şu hesaplamayı yapmıştı: Eğer Almanya toplam enerji ihtiyacının yarısını nükleer enerjiden karşılamak isteseydi, şimdi yaklaşık 100 yeni nükleer enerjiye ihtiyacımız olacaktı. enerji santralleri. İsveç’teki birincil enerji tüketimi Almanya’dakinin altıda biri kadardır ve ülkenin hâlâ çok sayıda nükleer enerji santraline ihtiyacı vardır. “Bunların önümüzdeki 15 yıl içinde şebekeye bağlanması gerekecek: saf bir yanılsama.” Ayrıca nükleer santraller yenilenebilir enerjilere göre çok daha pahalıdır.

Enerji ve proses mühendisliği mezunu mühendis Dr. dr. Håvard Nymoen ise dolaylı olarak federal hükümetin planlarında yenilenebilir enerjilere alternatif bulunmamasını eleştirdi. Nymoen, iklim hedeflerine bu şekilde ulaşmanın çok zor olacağını söyledi.

Geri bildiriminiz var mı? Bize yazın! brifing@Haberler
 
Üst