“Yollar Moskova’ya değil Ankara’ya çıkıyor”

Nicea

New member
Medya hep birlikte, Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırılarından Putin’in yararlandığını yazıyor. Rusya’nın Hamas’a Batı silahları sağladığına dair spekülasyonlar da var. İran İslamcı terör örgütünü destekliyor ve Rusya’nın İran’la yakın ilişkileri olduğuna göre Rusya’nın da Hamas’ı desteklediği sonucu çıkar mı? Eski bir Moskova sakini ve şimdi Erivan’da Rus İsrail politikası konusunda uzman olan Sergei Melkonian, durumun o kadar basit olmadığını söylüyor ve farklı bir bakış açısı öneriyor.

Sayın Melkonian, sizce İsrail’deki bu silahlı çatışmalar ve Hamas saldırıları neden şimdi gerçekleşti?

Bunun iki temel sebebini görüyorum. Bir yandan yargı reformu sonucunda İsrail toplumu bozuldu. Yedeklerin de katıldığı büyük gösteriler oldu ve hükümet içinde Başbakan Benjamin Netanyahu ile Savunma Bakanı Joav Gallant arasında bir bölünme yaşandı. Seçkinler buna odaklandı. Güvenlik servisleri, içeriden gelen bu şokun dışarıda daha da ağırlaşmasına yol açacağı konusunda uyardı. Bu göz ardı edildi.

İkinci neden ise İsrail ile Arap devletleri arasındaki ilişkilerin giderek normalleşmesiydi. Filistin meselesi bir kenara itildi. Şimdi yeniden gündemin zirvesine çıktı. Çatışmaların kanlı bir şekilde geri dönmesi anlaşmaların imzalanmasını imkansız hale getiriyor.

Hamas’tan İsrail’e saldırı: “Ankara İslam dünyasındaki liderlik rolünden vazgeçmiş değil”


İsrail’de huzursuzluğun başlamasıyla Hamas’ın bu yıl Mart ayında Moskova’ya yaptığı ziyaret arasında bir bağlantı gören Batılı analistler var. ABD ve Baltık ülkelerindeki gözlemciler Rusya’nın Hamas’ı şiddete teşvik ettiğinden şüpheleniyor.

Burada ne ölçüde bir bağlantı var bilmiyorum. Size iki gerçeği hatırlatmak isterim. Temmuz ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamas lideri İsmail Haniye’yi Ankara’da kabul etti. Ayrıca 14 Eylül’de İsrail gümrüğü Türkiye’den Gazze Şeridi’ne giden büyük miktarda patlayıcı ele geçirdi. Dolayısıyla bana göre Hamas liderleri İran’ın yanı sıra Türkiye’deki askeri ve siyasi liderlikle de yakın temas halinde. 2021’deki önceki gerginlik sırasında Türkiye, İsrail’e karşı İslami bir koalisyon kurmaya çalıştı ancak o dönemde bu işe yaramadı. Ancak Ankara İslam dünyasındaki liderlik rolünden vazgeçmiş değil. Ankara’nın gündemindeki en önemli konulardan biri de Filistin sorununun çözümü. Siyasal İslam açısından Türkiye, Katar ve İran’ın yanı sıra Hamas’ın da önemli bir destekçisidir. Yani raylar Moskova’ya değil Ankara’ya çıkıyor.


Reklam | Okumaya devam etmek için kaydırın


Özel arşiv


muhatap için

Dr. Sergei Melkonian, Erivan’daki Ermenistan Uygulamalı Politika Araştırma Enstitüsü’nde araştırma görevlisi ve Rusya’nın Orta Doğu politikası konusunda uzmandır. Daha önce İsrail uzmanıydı ve Moskova Diplomasi Akademisi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyordu.


İran’dan bahsettiniz. Rusya’nın İsrail’in ölümcül düşmanı olduğu İran’la da çok iyi bağlantıları var. Bu otomatik olarak Rusya’nın İsrail’e muhalefetine yol açmıyor mu?


Hayır. Rusya, İsrail’i tam anlamıyla kolektif Batı’nın bir parçası olarak görmüyor.

Neden?

Moskova’da İsrail’in kendi çıkarlarının olduğu konusunda fikir birliği var. Bunlar her zaman Washington ve Brüksel’dekilerle aynı fikirde olmuyor; sıklıkla çatışırlar. Örneğin, ABD liderliği İran’la iki anlaşma imzaladı ve 6 milyar dolarlık İran varlığını serbest bıraktı. İsrail her yola başvurarak bunu engellemeye çalıştı. ABD’nin stratejik müttefiki İsrail, otomatik olarak Rusya’nın düşmanı haline gelmiyor. Türkiye gibi. Bir yerde rakip, bir yerde müttefiksiniz. Rusya ve İsrail, Suriye’de gerilimin tırmanmasını önlemek amacıyla çok yakın bir diyalog yürütüyor. İsrail, Rus askerlerinin ölmemesi için Suriye’deki İran birliklerine hava saldırısı düzenlenmesi konusunda Rusya’yı önceden uyarıyor. Rusya ve İsrail birçok konuda işbirliğini sürdürüyor.

Rusya’nın İsrail ihtilafındaki rolü: “Oradaki hassas denge bozulursa…”


Moskova o zaman Filistinlileri Ukrayna kursuna sınıflandırarak İsrail’i cezalandırıyor mu? İsrail, Rusya’nın işgalini kınadı.

Ben de buna inanmıyorum. İsrail’in bu açıklamaları saf beyanlardır. İsrail, Rusya’ya karşı eylemlerinde Batı’nın yanında yer almıyor. ABD’nin baskısına rağmen Ukrayna’ya veya üçüncü ülkelere silah teslim etmeyi reddediyor ve onlar da silahları Kiev’e gönderiyor. İsrail’deki liderliğin görüşü şu anda Rusya’nın İran’ın Suriye’deki nüfuzunu kontrol altına alabilecek tek güç olduğu yönünde. Buradaki hassas dengenin bozulması halinde İsrail, Golan Tepeleri bölgesinde yeni bir kuzey cephesinin ortaya çıkma riskiyle karşı karşıya kalacak.

Rusya’nın Filistinliler konusundaki tutumu nedir? Putin Salı günü “egemen bir Filistin devleti” yaratılması lehinde konuştu.

Kremlin, bir Filistin devletinin kurulmasını öngören BM kararını her zaman destekledi. Bu anlamda temelde hiçbir şey değişmedi.

Batı’daki bazılarının korktuğu gibi Rusya’nın, Sovyetler Birliği’nin bir zamanlar yaptığı gibi Filistinlileri yeniden silah kullanma konusunda eğitmesinin mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?

Rusya’nın bir daha Filistinlileri eğitmek istediğini hiç duymadım. Sovyet döneminde bile bu eğitim öncelikle Suriye’de yapılıyordu. Suriye bugüne kadar İsrail’e en düşman devlet olmaya devam ediyor. Mısır ve Ürdün’ün aksine Suriyelilerle hiçbir zaman barış anlaşması yapılmadı. Suriye’nin Golan Tepeleri bugün hâlâ İsrail’in işgalindedir. Filistinlilerin Rusça eğitimine de gerek yok. Suriye savaşı, örneğin Hizbullah aracılığıyla, savaşa hazır birimlerin eğitimi için kolay fırsatlar sunuyor.

Hizbullah İran tarafından finanse ediliyor. Mevcut çatışmanın İsrail ile İran arasında bir savaşa dönüşebileceğinden korkuluyor. Bunun mümkün olduğunu düşünüyor musun?

Şu anda tırmanma merdivenini tırmanıyoruz. Gazze cephesindeki durum pek çok şeyi etkileyecek. İsrail Gazze Şeridi’nde hızlı bir şekilde başarılı olursa Hizbullah’ın müdahalesi önlenebilir. Ancak çatışmaların aylarca sürmesi İsrail’in mücadelesini ve ekonomik gücünü olumsuz etkileyecek ve Hizbullah’ı aktif önlemler almaya teşvik edecektir. İsrail misilleme olarak İran’ın Suriye’deki altyapısına saldırırsa durum daha da kötüleşir ve tepkilerden biri İran’ın Irak’taki İsrail mevzilerine saldırması olabilir. Ancak İran’ın şu anda bu kadar büyük çaplı bir çatışmaya dahil olmakla gerçekten ilgilenip ilgilenmediğinden emin değilim. Zaten Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de bir cephesi var. İran’ın kaynakları sonsuz değil. İran’ın desteklediği Hizbullah gibi örgütler ise hâlâ kararlarda özerk ve kendi kararlarını veriyor.

Konuşma için teşekkür ederim.

Herhangi bir geri bildiriminiz var mı? Bize yazın! brifing@Haberler
 
Üst