12. sınıfta edebiyattan kalınca ne oluyor ?

Bengu

New member
12. Sınıfta Edebiyat’tan Kalınca Ne Oluyor? Gerçek Hayattan Hikayeler ve Analizler

Herkese merhaba,

12. sınıf, bir öğrencinin hayatında önemli bir dönüm noktası. Hayallerin, hedeflerin ve büyük sınavların dönemi… Ama bir de gerçekler var: Peki, edebiyat dersinden kalırsak ne olur? Hepimiz, lisede başarılı olmak istiyoruz; ancak bazı dersler bazen bizi zorlayabiliyor. Edebiyat gibi derslerden kalmak, sadece not ortalamasını etkilemekle kalmaz, aynı zamanda kişisel motivasyonumuzu ve toplumsal ilişkilerimizi de etkileyebilir. Bu yazıda, edebiyat dersinden kalmanın olası etkilerini, veriler ve gerçek yaşam örnekleriyle ele alacağız. Erkeklerin pratik bakış açısıyla, kadınların ise duygusal ve toplumsal yönleriyle konuyu irdeleyeceğiz.

Edebiyat’tan Kalmak: Gerçek Hayattan Hikayeler ve Etkileri

Edebiyat dersinden kalmak, belki de diğer derslerden kalmaktan farklı bir etkiye sahiptir. Çünkü edebiyat, sadece bir ders değil, bir kültürün, toplumun ve bireyin iç dünyasının derinliklerine inen bir alan. Hani derler ya, “Edebiyat insanı insana anlatır…” İşte tam da bu noktada, edebiyat dersini geçememek, sadece bir not meselesi değil, belki de bir hayat görüşüyle ilgili bir durum. Edebiyatla haşır neşir olan bir öğrenci, toplumsal olayları, insan ilişkilerini, kültürel mirası daha derinlemesine kavrayabilir. Ancak, edebiyat dersinden kalmak, bu derinliği yakalamakta zorlanan birinin de hikayesidir.

Gerçekten de bir arkadaşım vardı, Faruk. Faruk, 12. sınıfın başında, edebiyat dersine hiç ilgi göstermiyordu. Dersleri geçmek için sadece sınavlara çalışıyordu. Ancak, edebiyat onun için sadece “kitap” değildi; onun içinde gizli bir dünyanın anahtarlarını taşıyordu. Fakat, sınavın gelip geçici olduğunu düşünerek hiç çaba göstermedi ve finalde maalesef edebiyat dersinden kaldı. Bu durum, onu sadece akademik olarak zorlamadı; aynı zamanda düşünsel ve duygusal anlamda da bir darbe aldı. Çünkü edebiyatı anlamak, onun hayata bakış açısını değiştirebilirdi. Fakat kalınca, bu fırsat bir anlamda kaçtı.

Erkeklerin Pratik ve Sonuç Odaklı Yaklaşımı: “Geçerim, Sorun Değil”

Erkeklerin, özellikle genç yaşlarda, edebiyat dersini genellikle “geçmek için alınması gereken bir ders” olarak gördüklerini söylemek yanlış olmaz. Pratik ve sonuç odaklı bir bakış açısına sahip oldukları için, bu derse genellikle veri odaklı yaklaşırlar. Faruk’un durumunda olduğu gibi, bazen edebiyatı sadece sınav soruları üzerinden değerlendirebilirler. Hedefleri nettir: Sınavı geçmek ve “sonuç” elde etmek.

Erkekler, edebiyat dersinin bazen diğer derslerle kıyaslandığında “daha az pratik” olduğunu düşünebilirler. Oysa ki edebiyat, bir insanın sadece edebi metinlere bakışını değil, toplumda nasıl varlık gösterdiğini ve kendini ifade ettiğini de etkileyen bir derstir. Ancak erkeklerin, pratik faydayı göz önünde bulundurduklarında, sadece bu dersin sınavının geçilmesini önemli görmeleri normaldir. Eğer sonuç almaksa amaç, o zaman kalmak bir seçenek gibi görünebilir.

Kadınların Duygusal ve Toplumsal Yaklaşımı: “Edebiyatın Derinliğini Anlamadan Geçmek Olmaz”

Kadınlar, genellikle duygusal zekâlarının ve toplumsal duyarlılıklarının etkisiyle, edebiyat dersine farklı bir bakış açısıyla yaklaşırlar. Onlar için edebiyat, sadece “sınavı geçmek” için bir konu değil; bir insanın içsel dünyasına açılan bir kapıdır. Kadınlar, edebiyat dersinde metinlerin ve karakterlerin anlamını ve arka planını anlamayı daha fazla önemseyebilirler. Edebiyat, toplumsal cinsiyet rollerinden, insan haklarına kadar bir çok farklı boyutta kadınların dünyasını yansıtabilir. Onlar için edebiyat dersinden kalmak, sadece bir not kaybı değil, belki de bu değerli dünyaya girmekte zorlanmak demektir.

Bir arkadaşım vardı, Zeynep. Zeynep, edebiyat dersinden geçmek için çok çaba sarf etti, çünkü edebiyat, onun sadece bir dersinden çok daha fazlasıydı. Edebiyat, kadın hakları, eşitlik ve toplumsal sorunlara dair soruları gündeme getirebileceği bir alandı. Zeynep, edebiyatın metinlerin içindeki mesajları çözümlemeye çalışarak, insanları daha iyi anlamaya çalıştı. Bu yüzden onun için edebiyat dersinden kalmak, sadece akademik bir başarısızlık değildi, aynı zamanda bir kayıp duygusuydu. Edebiyatı anlamadan geçmek, onun gözünde hayatı anlamadan geçmek gibiydi.

Veri ve İstatistiklerle Durum: Edebiyat Dersinden Kalmanın Etkisi

Veriler, edebiyatın eğitimdeki önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Türkiye’de yapılan bir araştırma, 12. sınıf öğrencilerinin edebiyat dersinden kalma oranlarının son yıllarda arttığını gösteriyor. Bu artışın, gençlerin dersin içeriklerine olan ilgisizliğiyle bağlantılı olduğu düşünülüyor. Çalışmalara göre, edebiyat dersinden kalan öğrencilerin genel akademik başarılarında da bir düşüş görülüyor. Özellikle empatik düşünme ve eleştirel düşünme becerilerinde gerileme yaşandığı, bu öğrencilerin sosyal becerilerinin ve kültürel farkındalıklarının da azaldığı belirleniyor.

Edebiyat dersinden kalan öğrenciler, genellikle diğer derslerde de motivasyon kaybı yaşıyor ve bu, uzun vadede kişisel gelişimlerini etkiliyor. Ancak, bu noktada önemli olan bir soru var: *Edebiyat dersinden kalmak gerçekten geleceği karartır mı, yoksa sadece bir geçiş dönemi mi?*

Sonuç: Edebiyatın Geçici Bir Not Olmadığını Anlamak

Edebiyat dersinden kalmak, genellikle sadece bir sınav başarısızlığından çok daha fazlasıdır. Her iki cinsiyet de farklı bakış açılarıyla bu durumu farklı şekillerde değerlendirse de, toplumsal ve bireysel açıdan ciddi etkileri olabilir. Edebiyatı anlamadan geçmek, bireysel gelişimi engelleyebilir, toplumsal farkındalık ve empatiyi zayıflatabilir. Ancak, her şeyin bir geçiş dönemi olduğunu da unutmamalıyız. Bir dersin notu, bir öğrencinin hayatını belirlemez. Önemli olan, dersin insanı ne şekilde geliştirdiğidir.

Forumdaki Fikirlerinizi Bekliyorum!

Peki, sizce edebiyat dersinden kalmak, gelecekteki kişisel gelişimi gerçekten etkiler mi? Bu durum sadece akademik bir kayıp mı yoksa daha derin bir kayıp mı? Forumdaki herkesin farklı görüş ve deneyimlerini duymak isterim. Hadi, hep birlikte tartışalım!
 
Üst