İlgilerde çatışmayı yönetme Çatışma kaçınılmazdır. Kıymetli olan çatışmayı nasıl yönettiğimiz ve adil bir şekide nasıl gayret ettiğimizdir. Bu gayret için gereksinimimiz olan en değerli şey beynimizin akıllı kısmını mümkün olduğu kadar faal tutmak olacaktır.
Beynimizi iki kısıma ayıracak olursak;
Birinci kısımı; daima güncellenen, üst beyin “akıllı beynimiz”
İkinci kısım; onbinlerce yıldır hiç değişmemiş, hiç evrim geçirmemiş, “ilkel beynimiz”dir.
Çatışmaya bizi en hayli sürükleyen taraf “ilkel beynimiz”dir. İlkel beynimiz, kendini muhafazaya yönelik olarak, düşünmeden ,aç gözlü, saldırgan ve kuşkucu bir yapıya sahip olabilir.
Beynimizin bu ilkel kısmı aslında bizim hayatta kalmamızı sağlayan, süratli çalışan kısmıdır. Savaş ya da kaç reaksiyonlarımızı harekete geçirir.
Akıllı beynimiz; mantık yürütür, huzuru korur, akıllı ol, pişman olacağın şeyler yapma diyerek, bir daha sonraki adımı ve olacakları düşünerek hareket etmemizi sağlar.
İlkel beynimizde olan evvel kendini koru mantığı, bizi müsamaha penceresinden epeyce çabuk çıkarabilir. halbuki çatışmaları kazan-kazan biçimiyle ele alma yeteneğine sahibiz. Çatışmayı yönetmek ve adil bir biçimde gayret etmek için en uygun fırsatımız birbirimizi müsamaha penceresinde tutmakla olacaktır. Bunun içinse akıllı beynimizi daima çevrimiçi tutmamız gerekecektir.
Uzun müracaatlardan daha sonra bile sonucunızı verme müddetiniz bir an olacaktır. Bu sonucun hakikat olanını yalnız akıllı aklımızın sayesinde verebiliriz.
Pekala bu “akıllı” olan aklımızı nasıl faal tutacağız?
Gözlerini kullan. İlkel beynin panzehiri olarak güvenlik ve samimiyeti iletmek için kullanılabilir. (Yüz yüze yahut gözgöze bakmadığınız yerlerde metin yahut bildiri yoluyla savaşmayın) bu benim fazlaca üzerinde durduğum bir bahis. Partnerinizle sessiz bir biçimde birbirinizin gözüne 3 dk bakın ( ne hissettiniz? vakit nasıl geçti? Notlar alın) birinci başta sıkıntı gelsede farklı hissedeceksiniz, bana inancın.
Bir bahse sadık kalın. Arbedede bir mevzudan başkasına atladığınızda sis perdeleri oluşur. İlkel aklımız müdafaaya geçer, uyarılır ve savaşa hazırlanır.
Vücut lisanı. Bedeninizi nasıl kullandığınızdan emin olun. Ani hareketler ilkel aklımızı harekete geçirir ve savaşa hazırlar.
Kendinizin farkına varın ve gereken düzenlemeleri yapın. Derin nefesler alın kendinizin ve partnerinizin ne düşündüğüne ne hissettiğine odaklanın. Bunun için değişik düzenleme araçları kullanabilirsiniz.”Şu andan daha sonraki 10 dakika- 10 gün daha sonra söylemiş olduğim kelam yahut cevap için ne düşüneceğim? Ne hissedeceğim? Sayının kıymeti yok.” Değerli olan düşünerek akıllı beynimizden yardım talep etmek ve onu hususa dahil etmek.
Ses tonunuza dikkat edin. Konuşmanızda patlamalar, titremeler ve dalgalanmalar var ise müsamaha penceresinden dışarı çıkmaya yaklaştınız demektir.
Öfkemiz âlâ hissettirebilir lakin bize düzgün hizmet etmiyor. Genelde müsamaha penceresinin dışına çıkmamıza sebep oluyor. Orada kalabilmek için kendinizi düzenlemeye başlarken eşinize bunu iletin. Epey insan içinden birbirinizi seçtiğinizi ve onu olduğu üzere sevebildiğinizi hatırlatın. Gözleriniz, sesiniz ve vücut lisanınız sizi desteklesin.
Beynimizi iki kısıma ayıracak olursak;
Birinci kısımı; daima güncellenen, üst beyin “akıllı beynimiz”
İkinci kısım; onbinlerce yıldır hiç değişmemiş, hiç evrim geçirmemiş, “ilkel beynimiz”dir.
Çatışmaya bizi en hayli sürükleyen taraf “ilkel beynimiz”dir. İlkel beynimiz, kendini muhafazaya yönelik olarak, düşünmeden ,aç gözlü, saldırgan ve kuşkucu bir yapıya sahip olabilir.
Beynimizin bu ilkel kısmı aslında bizim hayatta kalmamızı sağlayan, süratli çalışan kısmıdır. Savaş ya da kaç reaksiyonlarımızı harekete geçirir.
Akıllı beynimiz; mantık yürütür, huzuru korur, akıllı ol, pişman olacağın şeyler yapma diyerek, bir daha sonraki adımı ve olacakları düşünerek hareket etmemizi sağlar.
İlkel beynimizde olan evvel kendini koru mantığı, bizi müsamaha penceresinden epeyce çabuk çıkarabilir. halbuki çatışmaları kazan-kazan biçimiyle ele alma yeteneğine sahibiz. Çatışmayı yönetmek ve adil bir biçimde gayret etmek için en uygun fırsatımız birbirimizi müsamaha penceresinde tutmakla olacaktır. Bunun içinse akıllı beynimizi daima çevrimiçi tutmamız gerekecektir.
Uzun müracaatlardan daha sonra bile sonucunızı verme müddetiniz bir an olacaktır. Bu sonucun hakikat olanını yalnız akıllı aklımızın sayesinde verebiliriz.
Pekala bu “akıllı” olan aklımızı nasıl faal tutacağız?
Gözlerini kullan. İlkel beynin panzehiri olarak güvenlik ve samimiyeti iletmek için kullanılabilir. (Yüz yüze yahut gözgöze bakmadığınız yerlerde metin yahut bildiri yoluyla savaşmayın) bu benim fazlaca üzerinde durduğum bir bahis. Partnerinizle sessiz bir biçimde birbirinizin gözüne 3 dk bakın ( ne hissettiniz? vakit nasıl geçti? Notlar alın) birinci başta sıkıntı gelsede farklı hissedeceksiniz, bana inancın.
Bir bahse sadık kalın. Arbedede bir mevzudan başkasına atladığınızda sis perdeleri oluşur. İlkel aklımız müdafaaya geçer, uyarılır ve savaşa hazırlanır.
Vücut lisanı. Bedeninizi nasıl kullandığınızdan emin olun. Ani hareketler ilkel aklımızı harekete geçirir ve savaşa hazırlar.
Kendinizin farkına varın ve gereken düzenlemeleri yapın. Derin nefesler alın kendinizin ve partnerinizin ne düşündüğüne ne hissettiğine odaklanın. Bunun için değişik düzenleme araçları kullanabilirsiniz.”Şu andan daha sonraki 10 dakika- 10 gün daha sonra söylemiş olduğim kelam yahut cevap için ne düşüneceğim? Ne hissedeceğim? Sayının kıymeti yok.” Değerli olan düşünerek akıllı beynimizden yardım talep etmek ve onu hususa dahil etmek.
Ses tonunuza dikkat edin. Konuşmanızda patlamalar, titremeler ve dalgalanmalar var ise müsamaha penceresinden dışarı çıkmaya yaklaştınız demektir.
Öfkemiz âlâ hissettirebilir lakin bize düzgün hizmet etmiyor. Genelde müsamaha penceresinin dışına çıkmamıza sebep oluyor. Orada kalabilmek için kendinizi düzenlemeye başlarken eşinize bunu iletin. Epey insan içinden birbirinizi seçtiğinizi ve onu olduğu üzere sevebildiğinizi hatırlatın. Gözleriniz, sesiniz ve vücut lisanınız sizi desteklesin.